Montaigne - Denemeler Kitabından Seçme Sözler (1. Kısım)

Michel de Montaigne ( 28 Şubat 1533- 13 Eylül 1592 )



    Fransız yazar Montaigne, benimle aynı gün doğması, düşünceleri ve hayata bakışı sebebiyle kendime yakın bulduğum bir kişilk. Bu yazımda onun ünlü kitabı Denemeler'den alıntılar yaparak, benim hayatımda ve kişiliğimde bir yerlere dokunan sözleri paylaşacağım.

    Elimde bulunun İş Bankası Yayınları 31. Basım olan kitabın Önsöz I bölümünde onun hakkında şu ifade yer alıyor: 

''Bugün bizim de kavuştuğumuz serbest düşünceye o, dört yüz yıl önce ve bizim uyanış devremize birçok bakımlardan benzeyen coşkun bir devirde kavuşmuştur.'' 

    Bu önsözü yazan isim sanırım kitabın çevirmeni Sabahattin Eyüboğlu. 1940'da yazdığı bu önsözde onun kişiliği hakkında verdiği ipucu çok açık. 16. yüzyılda özgür düşünceye sahip bir insandan bahsediyor. Kitabı okuyup bitirince gerçekten de böyle fikirleri olduğu anlaşılıyor. Çağdaşlarından farklı tarz, açık ve özgürlükçü bir düşünceye sahip yazıları var.
 
   Önsöz II bölümünde geçen, yine onun hakkında olan bir ifade ise şöyle:

''Montaigne insanda iman bırakmazmış, okuyanı sistemli bir düşünceye gitmekten alıkoyarmış, hayattan uzaklaştırıp tembelliğe, uyuşukluğa götürürmüş.'' 

    Tabii ki de bu ifadenin ne kadar doğruluk payı olsa da yanlış anlaşılmaya müsait bir ifade. 16. yüzyıl donem koşullarına bakıldığında Orta Çağ karanlığı içinde Montaigne'in farklı bir karakter olması ifadede anlatıldığı tarz olabilir. Fakat bu dönem şartlarına bağımlı olarak düşünüldüğünde yadırganmaması gereken bir karakter tasavvuru. Aynı Montaigne günümüzde yaşasaydı elbette ki daha farklı davranabilirdi. Yine de tanınmışlığı açısından onun düşünsel bir kimlik taşıdığı aşikar, örneğin çiftçiliğiyle veya bir spor koluyla ün salmış bir isim değil ki çalışkan biriydi diye tasavvur edilsin.
    
    Aynı bölümde geçen diğer ifadeler şöyle:

''Onda taraflı, sistemli, sürekli bir görüşü olmadığı için bugün çeşitli yollara ayrılmış olan insan düşüncesi onu istediği yana çekebilir; ama hiçbir zaman çekilemeyeceği taraflar vardır: Bunlardan biri doğaötesi, biri de taassuptur. Denemeler'i okuyan şu iki dersi almamazlık edemez: Doğanın istediği gibi düşün ve yaşa; hiçbir kitabın, hiçbir dogmanın kölesi olma. (...) aşırı ideolojiler az çok taassuba muhtaç oldukları için Montaigne pek işlerine gelmez.'' 

    Bu satırlar gerçekten de doğru. Kitabı okuyunca bu tarz fikirlerini görmek çok kolay. Bu fikirlerinin benimle benzer doğrultuda olması da zaten bu kitabın sevdiklerim arasına girmesine sebep olup bana bu yazıyı yazdırdı. Aynı bölümün devamını aktarıyorum:

''Montaigne'in işi, diğer hümanistler gibi yeni yeni düşüncenin anayolunu açmak oldu; üst tarafını başkaları düşünecekti; düşündüler, daha da düşünecekler. Şurası muhakkak ki Montaigne her zaman düşüncemizin çemberlerini kırmaya, kendi kendimizi tenkit edip aşmaya yardım edecek. Gerçi Denemeler'de yenilik, yıkıcılık, inkılap aleyhine sözler vardır. Montaigne toplumun düzenini birdenbire değiştirmenın ortalığı büsbütün karıştıracağına inanır; fakat korktuğu şey yenilik değil, kargaşadır. Bir de eski değerlerin büsbütün ortadan kalkmasına razı değildir.'' 

    Görüldüğü üzere Montaigne hümanizm konusunda ayakları yere sağlam basan bir kişilik ve ayrıca mantıklı birisi de bana kalırsa. Yazıda geçen düzen değişimi konusunda haklı olduğu noktalar var bana göre. Günümüz odaklı bakıldığında bir düzeni birden bire değiştirmek epey tehlikeli. Tabi onun ölümünden yaklaşık iki yüz yıl sonra gerçekleşen Fransız Devrimi'ni ön görmesi çok zor. Onun dönemi, Sabahattin Eyüboğlu'nun bu özsözü yazdığı dönem olan 1940'lar ve şu an mevcut dönem üzerinden yorumluyorum. Gerçi Fransız Devrimi de birdenbire olan bir düzen değişimi sayılmayabilir fakat konumuz bu değil. Sonuç olarak Montaigne tabii ki yenilikçi biri fakat bu toplumsal düzenden ziyade daha bireysel gibi duruyor kendi içinde yaşadığı bir yenilikçilik bu, zaten onu çağdaşlarından ayıran bir zihniyeti olduğunu belirtmiştim. İnsancı olması ve düzen konusunda tez canlı bir şekilde değişimi değil de toplumu oluşturan o temel elementleri göz ardı etmeyerek yavaş bir değişimden söz etmesi bana yakın gelen kısımlar. Toptan bir değişim söz konusu olsa bu asimile olmaktan başka bir şey olmazdı. 

    Montaigne'in diğer bir kendime yakın hissettiğim kişiliği ise  yazılarındaki ve hitap şeklindeki samimiyet. Bunu da şöyle bir alıntıyla aktaracağım:

    ''...hangi yazar ondan daha içten olabilmiştir? (...) Montaigne herkesi olabileceği kadar içten olamaya çağırmakla görevini yapmıştır.'' 

    Önsöz III kısmından birkaç alıntı yapacağım:
    
''Montaigne Avrupa'ya serbest düşünmesini öğretmiş olan adamdır, demek fazla büyük söylemektir ama böyle bir söz olsa olsa Montaigne için söylenebilir. (...) Montaigne yalnız Denemeler'ini yazmak için yaşamış gibidir. Bundan başka kitabı olmadığı gibi hayatının da bu kitaptan başka serüveni yoktur. Ben kitabımı yaptığım kadar da kitabım beni yaptı, der.'' 

''Türk padişahının sarayına kadar her yerde olup bitenlerin meraklısıydı. (...) Avrupa'da dünya vatandaşlığının ilk ve en açık sözcüsü de odur. (...) Montaigne şöyle der: Dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabalığımdan üstün tutuyorum; doğduğum yerin pek o kadar heveslisi değilim; kendi kazandığımız temiz dostluklar nerede, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerede!''

''Denemeler, KENDİNİ TANI düsturunun bütün bir ömre uygulanmasıdır. ''

 

Yorumlar